Başından Geçenleri Geri Döndürme Çabası

Yorgunluk değildi bu istilanın hissi

Fikrim salanıyor, depremin dengesiz, ben belirsiz

Ruhsuz ve renk yoksunu diğerleri

Nasıl da yerle bir etti silahsız adamların

beyinlerinde yüzen mermilerin sahibini

Hepsi sergi, hepsi sanat eseri

Elleri günahlar içinde

Gözleri bir peri

Bodrum katlarda yere serilen günahların

Sahibi de aslında terli

Islak yeryüzünden sızan bir kaç damla yürüdü, geldi

Rutubetli duvarlarında peygamberlerin isimleri gizli

Tuğlalarımı rastgele diz, beni yerle bir et

Derdim değil et, kan, sinir, dert

Sersefil hucurat belli değil izleri

Önünden geçen sadece bir maskeli serseri

Rüzgarlar sızar kapılarımdan

Perdelerim uçuşur

Devrilmiş her putta İbrahim’in fikri emniyeti

Sere serpe devril yere

Toprak değil bu

Beton evli

Peşin hükmü yendim, şimdi geldim

Derin bir kuyudan çıktım, gizlendim kardeşimden

Nerede bulsa beni korkarım şimdi

Vuracak beni alnımdan yahut

Saçımı kesecek

Keşişleri sevmem diye her seferinde

Beni bir kaç kez daha öldürecek.

İskeletim, Sitemim

Betonarme bedenim, kemiklerim kibrit

Delik deşik ruhumda yamalarım belli

Kuşluk vakitlerinde uyuma, delirirsin derdi

Babam öldü benim, bazen annem

Toprağa düşen ellerimi karıncalar yedi

Başlangıçların sahibi, son kez değil

Gök ışıkları mavi, bence bazen sarı

Tavan aralarında komplolar gizli

Yergilerin derdi belki de şarkılarım

Bir kaç nota yukarıdan dileklerle deliririm

Henüz geç değil ama erken de sayılmaz

Daha çok, çok, çok yenilirim.

Ev Sahibi Çıkın Dedi

Kalbimin ortasında yoğun bir sis bulutu, misafirdi, galiba yerleşti. Dört bir yanım sarıldı, kara günler üstüme geliyor.

Sıkıştım bu gecekonduya, belki elli yıl önce terk edilmiş. Sanıyorum sahibi bir anda zengin olmuş veya ölmüş. Dolaplarda bakır tencereler, içindekiler kurda kuşa yem olmuş.

Birgün buradan çıkacağım, kara günlerin içinden geçip gideceğim. Aydınlık günler değil hedefim, neden yaşadığımı bilmiyorum. Zamanla ilgili derdim. Yalnızca bir kaç yıl geriye gitmek istiyorum.