Yaygaraya Mahal Yok

 

Zil zurna sarhoş yine yirmi iki saat oldu

Belli belirsiz bir karışımdan demlenip

Dile gelmeyen sözleri arayıp zihninde

Bir felaket gibi aradı, buldu, buluşturdu

Beynindeki işleyişe dair her bir zerreyle

Hakkını istedi on beş yıllık dostundan

Zil zurna sarhoş yine yirmi iki saat yirmi iki dakika

Bunamaktan da korktu üstelik sersefil bir apartmanın

Zemin demeye bin şahit ister katında

Bir felaket gibi çöktü üstüne kel bir kapıcı

Hiçbir dakikasını istediği gibi yaşayamadığı şu hayattan

Alacaklı gibiydi her zerresiyle aşkından

Zil zurna sarhoş yine on beş yıl oldu bugün

Şinval’de bir kayıp çocuktu evinden uzakta

Hala aynı belki bugün de yarın da

Hakkını istedi, ki haklıydı istemekte

Bunamaktan da korktu üstelik çok zaman olduğundan

Sığındı her yanı simsiyah parçalanmış camlarla bezeli

Evi bildiği zamane beton yığınına,

Zil zurna sarhoştu çok zaman olmuştu çok

Artık durmalı diye zaman

Hıçkırıklarla geçti bu dünyadan,

Bir felaket gibi geçti, hem de hiç uyanmadan.

Yol-Mekan-Zaman Mekanizması

IMG_0221.JPG2 Eylül

Bugün 27. Gün dilsiz bir deniz kıyısında

Kalabalıklar içinde bir konuşma etkinliği sürüyor. Gidilmemiş yerlere giden insanlar arasında bir çok tatsız çatışma. Yazılmamış kelimelerin kırgınlığı var dünya üzerinde. Kelimelerin özgün birleşimi, bir sahip arıyor. Yıldızlar arasından kendilerine oksijensiz bir dünya seçiyor. Şüpheye yer veremediği inançları yüzünden olsa gerek kalbi sorgulanıyor. “O” denen her şeyin organizasyonunda bir boş vermişlik hali. Hazır olmayan birikimleri yere sermede başarısız bir meczup hali üzerindeki. Sessiz ol! Gürültüyü gücendir. Dünün içinde olduğu her zamanı yeniden yerinden oynat. Bakalım başındaki sezgileri ne kadar algılayabileceksin. Zamanla ilgili saatlerden başka yetkili olmaması dengesiz bir tezat. Ya buna kudreti olan birisi herkes uyurken saatleri yıllar öncesine almış da bundan dolayı yaşlanmışsak? Bir yergi halinde etrafta kolluk kuvvetleri, zincirleme isim tamlamaları. Yaz ne kadar hızlı geçti değil mi?

Bunların hepsi teferruat derinimde.

Galiba ıssız ovaları geçerken, bilmem kaç tekerlek üzerinde belli bir hızla zamanda süzülürken aklımda yarına dair umutlarımın doğum şarkısı çalıyor. Bir deli bütün gün bunun için çalışıyor.

Hiç kimse bilmiyor. Ben biliyorum.

Her anımda, seni özlüyorum. Göremesem de, sesinin tonundan dahi, umulmadık anlarda, seni hissedebiliyorum.

Umutla, umarım…

Göz Yorgunu

IMG_2557.JPGYankıları yakalamaya çalışıyorum. Bazı insanlar deli olduğumu düşünmeye başladı bile. Onları aksine inandırmaya çalışmak gibi bir gaflete düşmeyeceğim. Düzensiz sevişmelerin sonucu dudak yaraları ve ruhsal çöküntü. Denge ile ilgili büyük problemlerim oluştu zamanla. Şarkılarım seni söylemiyor artık. Rastgele vücutlarda izlerini arıyorum. Seni bulamayacağımı biliyorum. Ama problem değil, ben zaten hayatımdaki birçok şeyi üzerimdeki sorumluluğu atmak için yapıyorum. Biraz vefasızlaştım anılara ve arkadaşlarıma karşı. Dert değil, beni seven böyle sevsin diyorum. Yanımdakilere mi bakıyorsun? Onları göremezsin, sen de biliyorsun…

Yolculuk

IMG_6497.JPG24 temmuz

Saat:1.24

Yağmurlu hava.

Zor koşullarda yaşamaya devam etmeye çalışıyorum.

Gökyüzünde milyonlarca yıldız eşlik ediyor seramonimize. Bulutlardan bir türbülans denizindeyiz. Bulutlar ne kadar izin verirse o kadar özgürsün diyor Deniz Abi. Uçaktan da bir hayli korkuyor. Düşmek değil derdi, uçmak. Uçmakla ilgili bir takım sorunları olduğundan bahsetmişti. Pek önemsemedim galiba o anda. Bir defteri vardı bakıyorduk bir yandan. Yanyana oturuyorduk, arka koltukta eşi ve çocuğu vardı. Hepsiyle birlikte indik yere. Yıldızlar yine o zalim kirli ışıkların gölgesinde kaldı.

Ama o sayfaları bir kez gördüm, asıl yıldız onlardı.

İki kişilik fazlalıklar doğuruyor gece. Sancısı var bir ebe bulmalı. Ebe saklambaç oynuyor. Gecenin çocukları bizlere ölü doğuyor.

Ulaşım ve bir takım denge sorunları

FNIR5934.jpg

Henüz bir hikayem yok. Ama anılarımı biriktirip hikaye çıkarabilir miyim? Bilmiyorum.

Bir takım inançlara sahip olduğum konusunda kimseyi kandırmaya çalışmayacağım. Hiçbir şeye körü körüne inanamazsın. Bu şüphecilik değil. Bu değişimin dengesiz yumruğu sonucu ortaya çıkmış bir iç kanama.

Düzensiz yosmaların düzenli ön sevişmelerinden sonraki gibi bir yol yorgunluğu olmalı içimizdeki değişim arzusu.

Ya da saçma bir kafiye arayışından sıyrılmalıyız belki.

Belli ki sorunsuz insanlar olmaya çalışıyoruz.

Sorun olmayan tek şey sessizce yok olabilen tek şeydir.