Acil Çıkış Kapısı

IMG_6983.PNGBir gece vaktiydi oturdum koltuğuma, konuştuk biraz yalnızlığımla. Uzun uzun konuştuk, aslında konunun da sonu bir yerlere varmadı. Boş konuştuk anlayacağın. Sahi anlayacak mısın? Sonra sustuk aniden. Sanki önceden anlaşmış gibi. Uyumlu bir şekilde sonlandırdık muhabbeti. Kalktı ayağa bir kahve yapayım mı dedi? Hayır dedim yüksek perdeden. Yavaş lan dedi, duyuyoruz herhalde ne bağırıyosun? Biraz ürktüm, kusura bakma dedim. Neden istemediğimi sordu. Onun yaptığı kahvenin acı olduğunu söyledim. Hemen yüzü düştü halıya, halı sarardı, gözlerimde iki damla yaş çoğaldı. En sevdiğim halıydı. Ama dert değil, yalnızlığımın yüzüne iyi bakacağım. Zaten ne zaman bir suç işlesem kafam öne eğilir, mecburen halıya bakarım. En azından tanıdık bir çehreye bakarım. Kapı çaldı bir ara açmadım. Komşudur diye düşündüm, neden açmadığımı düşündüm. Düşündükçe düştüm. Beni yerden ayakkabılarım kaldırdı. Onlara borçluyum. Saçma sapan hislerle uyandığım her sabahtan, bu evden, bu diyardan beni uzaklaştıran onlar. Ayakkabılara borçluyum, bazen bazılarını uzun süre giyemediğim için de suçluyum. Ya da suçlu hissediyorum. Bu da bir şey. Hissedebilmek güzel ve sen, benimle yersiz bir yumuşak g.

“Hervsey”de

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir