Bir Sinema Dehası

011220142138348315131.jpg

Ahmet Uluçay’a…

Onu anlamadan, sinemayı anlayamaz sinema uğruna hayatını harcayan insan. Öyle bir kaç kitap yazmayla, onu bunu eleştirmeyle, bilmem kaç cilt mürekkep yalamayla Ahmet Uluçay’ı anlayamaz sinemacı, anlayamamalı! Ahmet olmak için, aşk gerek. Mesela “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” filminin ödül törenindeki konuşmasını dinlemek gerek Ahmet Uluçay’ı anlamak için. Büyük yönetmenlerin ödül törenlerinde smokinlerle, grand tuvaletlerle verdikleri pozlardan sıyrılmalı. Sade, normal bir vatandaş olmalı belki. Bir kot pantolon, bir siyah tişörtle çıkmalı en büyüklerin gözü önüne. Belki de her şeyine sinemanın; yoksulluğuna, baskılarına katlanmalı aşk için. Onlarca kösteğine göğüs germeli, “Sen köylüsün, ne anlarsın sanattan, sinemadan!” diyenlere bir cevap olmalı. Sanat dediğimiz şeylerin aslında insanın doğasında var olduğu gerçeğini unutmamalı. Çocuksu duyguları, hevesleri kapital dünyanın zincirlerine vurmadan yarışmalı. Yapışmalı yakasına insan olmanın haklı gururunun. Sanatın aidiyetinin yalnızca sanatkara oluşunun paçasına bir makas atmalı. Ne didaktik, ne lirik olmalı. Şair olmalı, dahi olmalı, aşık olmalı ve yok olmalı.

Onu anlamak da yetmemeli sinema yoluna baş koymuş insana. Yönetmen olmak için onlarca film çekmek yetmezmiş, bir de en büyüğünden aşk gerekmiş, o bunu tüm Türkiye’ye gösterdi. İşine duyduğu, eşine duyduğu, arkadaşlarına, yurduna duyduğu aşkı hissetmeli insan. Meselemiz Ahmet Uluçay’ı hissetmek olmalı. Ve Her ne gerekiyorsa yapmalı, Ahmet Uluçay olmalı. Bunun için küçük bir köyde yaşamak gerekse en küçük köyü bulmalı, mitolojiden Çarşamba karıları beğenmeli kabuslarına. Sanatta rahat olmaz der bir hocam, ne kadar haklı. Belki de en rahatsız iskemlelerde uyumalı. Ya da yapıtını birine anlatmadan gözlerine uyku sokmamalı. Yalnız kalmalı, sokaklarda kalmalı, yapımcı yapımcı dolaşmalı. Kendine inanan temiz bir yürek bulmadan can vermemeye çalışmalı. Ahmet Uluçay’ın “Sinemayı Lumiere kardeşler bulmasaydı, vallahi ben bulurdum.” demesindeki gibi bir inançla yoğrulmalı. Bir arkadaş bulmalı, öncelik sıralamasında değerli olan her nesneyi birinci sıraya koymalı. Birincilik paylaşılır ona göre, ikinci olanı yapmaya değmez çünkü. Yapmışsa da geçim sıkıntısı, ne yapsın. Muavinlik de yapar insan çıraklık da. Ama bir gün yapmak istediği yapıta muhakkak ulaşmalı.

Bir tane uzun metraj, bir kaç tane kısa filmle yönetmen olunur. Sinema dehası da olunur. Buna Ahmet Uluçay denir. Ruhu şad olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir