Hava sıcak.
Asfaltta sahra edası.
Görgü kuralları uzakta olmalı.
Her kural bir başka bacadan akan kurumun sebebi olmalı.
Hırsızlık yapma!
Çaldıklarınız kurumun malı.
Bir saygı belirtisi olarak sizli bizli konuşma çabası.
Ne ala benzer kanın ne yola.
Dökülse bir yeşile olmamalı katran karası.
Ayağında 42 numara rugan ayakkabısı.
Şeriat zahire hükmeder.
Ama ne olacak içindeki belası.
Adamın hali içler acısı.
Bir saati var sanırsın zamanın bakıcısı.
Kendi halinde olmalı iç dünyası.
Bir de kolalı gömlek yakası.
Gözleri bir cenaze sonrası, yerde kalmış ekmek kırıntısı.
Emin olmalıydı insan, sonuçta onun yası.
Çaldı çırptı, çocuğuna bıraktı mirası.
Anası, danası yedi lokmayı
Şimdi çıkar çıkarabilirsen kursağından haramı.
Ne hamam paklar seni ne bir başkası
Aklı kira, zamanında var yarası
Ne ası, ne aşağısı
Gözü yükseklerde, ruhu gördü batağı
Ayrıldı birbirinden öksüz kaldı şerefi, hayası
İşte buydu onun arkası
Yanıldı, yandı, daha çok yanar ayağı
Kazak abdal söyledi hasını
“Ölüsüne bir tas suyu dökenin de avradını”