Sokağın Esi

1.jpgYeni yetme üç çocuk kaldırımın kenarında birbirlerine bağırıyor. Biri diğerine sen sus senden bi bok olmaz diyor. Üçüncü zaten susuyor. Aralarındaki problem ne bilmiyorum ama herkes çok gergin. Yanlarına yanaşıyorum hafiften kulak kabartıyorum. İki kelime ile beni başlarından atıyorlar. Kelimeler pek önemli değil. kaldırımın karşısına geçiyorum. Yükseklerden bir ses. Beni kurtarın! Bir kaç kişi kadına bakıyor. Sonra bakışlar kadınla beraber yere iniyor. Yukarıda bir katil var, yüzü sandalyeye  benziyor. Katil aşağı iniyor, aşağısı yetmiyor. Yerin dibine girmeli ama yer kabul eder mi? Bilinmiyor.

Yedi papatya birbirlerine bakıyor. Bir rüzgar esiyor. Papatyaların yapraklarından bir kaçı rüzgara karışıyor. Rüzgar kuvvetli, rüzgar sancılı, rüzgar şehvetli.

Yalınayak gezen bir de meczup var kafatasında beyni gözüküyor. Ben bu saçları değirmende ağartmadım diye bağırıyor. Elindeki kalemle dükkan camlarına hikayeler yazıyor. Hikayelerin başlıkları bizi kurtarın diyor. Başlıklarla beraber camlar yere iniyor. İndikleri yerler biraz bize benziyor. Sen diyorum. Sen ve ben. Biz…

Biz aslında yeryüzü kadar var gökyüzü kadar yokuz.

Hervsey’de

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir