Ruhu Çekmeye Çalışıyor, Tetik Basınca

IMG_0750.JPG

Yorgunluğundan bahsetmek istemiyor,

yalnızlığından konu açılsın istemiyor.

Sevdiğini görüyor, söylüyor,

herkesten biraz anlayış dileniyor.

Büyük harflerle kurulmuş her cümleyi

dilinden susturucuyla çıkarıyor.

Kiminin kalbine, kiminin beynine

nişan alıyor. Vuramıyor.

 

Kelimeler nereden geliyor?

Şaşırıyor. 29 harften bu kadar anlam nasıl türetilir,

bu kadar kombinasyon nasıl anlamlı hale getirilir,

nasıl bazı kombinasyonlar diğerleriyle bir araya geldiğinde

birkaç farklı anlama gelebilir?

Ruhu mu bu sözlük silahını kullanıyor,

beyni mi ruhunu? Anlayamıyor.

Dünyada yaşamak diye bir şey varsa tarif edin de bilsin.

Ben bilmiyorum.

Dizdiği bütün harfleri arka arkaya ateşe veriyor da

alevinden ısınamıyor.

Isı da yok zaten, bunları nasıl düşünebiliyor?

Farkında değil ne yapıyor, ne yazıyor,

nereye doğru koşuyor,

hangi harflerin birbiriyle düellosundan doğan

kelimelerle koşması gerektiğine karar veriyor?

Soru eklerini insanı yormak üzere tasarlamış dilbilimciler.

Bu hainliğe katlanamıyor.

Her kombinasyonun köklerine kibrit suyu dökmekle

geçse ömrü, dışlansa etrafındaki bütün beyin tecavüzcülerinden,

eleştiri diye bir batağa düşse, hiçbir şeyden memnun olmasa

yeniden başlar bu savaş. Hem de daha bilinçli bir savaş.

Kazananın olmadığının farkında olarak,

vakit kaybı olduğunu bilerek.

Ne acımasız bir hergele şu zaman.

Geçmese, dursa da dövüşü bitse.

Tam da ruhunu dilimden fırlatacakken

silahı tutukluk yapsa.

Ne güzel olur böyle ölse.

Ölse de yenilse.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir